Erden Timur ve Turgay Zeytingöz'ü kaybetmeyelim

30 Mart 2022

Geçtiğimiz hafta Galatasaray basketbolundaki değişim ile ilgili bir yazı yazmıştım. Son yıllarda her geçen gün kötüye giden sarı-kırmızılı takımın, Nef'in şubeyi devralmasıyla düzlüğe çıkmaya başladığını ve yukarı doğru emin adımlarla ilerlediğinden bahsetmiştim. Özellikle Andreas Pistiolis'in takıma katılışı ve bu kararın hemen ardından alınan Beşiktaş derbisi zaferi, taraftarları oldukça memnun etmiş ve ileriye umutla bakmalarını sağlamıştı.

Tam da bu dönemde Burak Elmas ve yönetimine ibrasızlık kararı çıkmasıyla, Galatasaray'da 6-7 aylık sürecin ardından bir kez daha seçim çalışmaları başladı. Burak Elmas yönetiminin belki de hayata geçirdiği tek doğru proje olan Galatasaray Erkek Basketbol - Nef projesinin geleceği, bu ibrasızlık kararı sonrasında büyük bir soru işareti olarak kaldı. Mali genel kurulda önce Burak Elmas yönetiminin idari olarak ibra edilmemesi, sonrasında amatör şubeler için istenen bütçelerin reddedilmesiyle en çok dar boğaza giren şubelerden birisi olan erkek basketbolda, yeni gelecek yönetimin nasıl bir aksiyon alacağını ben de dahil tüm basketbol kamuoyu merakla takip ediyor.

BAŞKAN KİM OLURSA OLSUN, DOĞRU İŞLEYEN VE GELECEĞİ IŞIKLI OLAN BİR YÖNETİM ANLAYIŞI VAR

Senelerce Banvit'te muhteşem işlere imza atan, Galatasaray'a geldikten sonra da aldığı kararlarla hem camianın hem de taraftarların takdirini kazanan Erden Timur ve Turgay Zeytingöz ikilisi, Galatasaray erkek basketbolunu uzun yıllar sonra tekrardan yukarı sıraları hedefleyecek ve buralarda kalıcı olabilecek bir yapıya getirecek bir vizyona sahip. Yeni başkan kim olursa olsun, basketbolun yöneticileri kim seçilirse seçilsin, burada doğru işleyen ve geleceği ışıklı olan bir yönetim anlayışı var.

Sezon başında Galatasaray erkek basketbolunun yönetimini alan Erden Timur, vizyoner bir yöneticilik örneği göstererek işi bilene bıraktı ve Turgay Zeytingöz ile anlaştı. Turgay Zeytingöz ismi sadece A takım kadrosunu kurma anlamında önemli bir isim değil, aynı zamanda altyapıdaki değişim ve altyapı ile üst yapı arasındaki bağlantıyı kuracak kişi olduğu için de çok önemliydi. Galatasaray'da dışarıdan görülmeyen, arka planda ilerleyen, sarı-kırmızılı takımın geleceği adına atılan birçok kritik adım var. Erden Timur ile Turgay Zeytingöz de, bu yapının baş mimarları...

Erden Timur ve Turgay Zeytingöz, Galatasaray ve ülke basketbolu için bir şanstır. Galatasaray'ın bu kaos içerisinde geçecek döneminde arada kaynamamaları ve kendilerine tam yetki ve destek verilmesi elzemdir, Galatasaray basketbolunun belki de tek kurtuluşudur. Bu isimleri kaybetmeyelim, arada kaynamalarına müsaade etmeyelim.

Yazının devamı...

Galatasaray basketbolunda değişim zamanı

21 Mart 2022

Galatasaray, erkek basketbolunda hedefleri her geçen sezon düşürdü. Sadece maddi olarak bir düşüşten bahsetmiyorum, işin maneviyat tarafı da çok büyük yara aldı. Ergin Ataman'ın ayrılığı, yönetimlerin basketbola ağırlık vermek istememesi, art niyetli ve kötü yöneticiler, Abdi İpekçi'nin yıkılması, döviz kurlarının yükselişi ve bundan dolayı birçok kulüpte bütçenin düşürülmesi... Bu sebepler büyüdü, büyüdü; sonunda senelerini hedefsiz geçiren bir Galatasaray ortaya çıktı. Hedefsiz de demeyelim, geçen sezon küme düşmemek bu takımın en büyük hedeflerinden birisi haline gelmişti.

BU KARARI ALMAK ARTIK BİR ZORUNLULUKTU

Tam bu noktada, Galatasaray'ın efsane isimlerinden Ekrem Memnun göreve getirildi. Kadın basketbol takımıyla kulübün belki de bir numaralı rakibine karşı EuroLeague kazanan Ekrem Memnun... Galatasaray'da bu görevi kabul etmek belki de ilk defa kolay değildi, çünkü küme düşme hattının en iddialı takımlarından birisi haline gelmişti Galatasaray. Ekrem hocanın işi çok zordu. Ancak O, elini taşın altına soktu, Galatasaray'ı belki de tarihine geçecek bir rezaletten kurtardı.

Bu sezonun başında Galatasaray, belki de son dönemlerde ilk defa bir plan doğrultusunda yola çıktı. Galatasaray bir hedef çizdi ve sarı-kırmızılı basketbolseverlere belki de uzun süre sonra ilk defa umut verdi. Makul bütçelere iddialı bir takım kuruldu. İyi başlanan bir sezonda, son dönemde FIBA Şampiyonlar Ligi'nde alınan çok kötü sonuçlarla çıkmaza girildi.

Ekrem Memnun, hem taraftarlardaki kredisini kaybetti hem de yönetimdeki... Tercihleriyle ben de dahil birçok gazetecinin, taraftarın ve hatta yöneticinin eleştirisini aldı, git gide bu ayrılığın kaçınılmaz olduğu ortaya çıktı. Ekrem hoca, Galatasaray taraftarının gözünde çok başka bir yere sahip. Ancak gidişatın kötüye gitmesi, camianın sabrının kalmaması ve ortamın gerginleşmesi sebebiyle, bu kararı almak artık bir zorunluluktu. Hem Ekrem Memnun'un daha fazla zarar görerek, geçmişinin yara almaması için hem de Galatasaray'ın bir nebze de olsa toparlanabilmesi için. Ekrem hocanın Galatasaray için yaptıklarının hiçbir zaman unutulmayacağını biliyorum, unutulmamalıdır da.

PISTIOLIS, GALATASARAY'A NE KATAR?

Gelelim Andreas Pistiolis'e... Görüşlerine çok değer verdiğim, çok güzel işlere imza attığına inandığım Eurohoops Editörü Utkan Şahin, ricamı kırmadı ve Ekrem hocanın yerine Galatasaray'da başantrenörlük görevine getirilen Andreas Pistiolis'i hem benim için hem sizler için analiz etti:

Açıkçası Galatasaray’ın Andreas Pistiolis’i takımın başına getirmesi kolay değerlendirilebilecek bir hamle değil. Yunan koçun kariyerinde takip edebileceğimiz, inceleyebileceğimiz bir başantrenörlük deneyimi yok. Haliyle de ‘Pistiolis nasıl bir basketbol oynatır’, ‘Pistiolis, kritik anlarda nasıl takımı bir arada tutar’ gibi önemli soruların cevapları yok. Galatasaray gibi bir kulüp için bu bir risk elbette ama biraz daha geniş bir pencereden bakarsak, ben bu riski almanın mantıklı olduğunu düşünenlerdenim.

Yazının devamı...

EuroLeague’e kim dur diyecek?

9 Mart 2022

Yine EuroLeague için bir kriz anı, yine sınıfta kalan EuroLeague yönetimi. EuroLeague’de Rus takımlarının diskalifiye edilmesinin ardından EuroLeague yönetimi kulüplere bir oylama sundu. Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko’nun da aralarında bulunduğu 13 kulübün katıldığı oylamada “Rus takımları ile oynanan maçlar sayılmasın” ve “Rus takımlarıyla oynanmış maçlar sayılsın, sezon sonu galibiyet yüzdesine bakılsın” seçenekleri masadaydı. Tabii ki sorun, bu seçenekler değil. Sorun, bu kararın kulüplere bırakılması… 

Türkiye’de bu oylamada çıkan sonuç, Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko taraftarlarını birbirine düşürdü. Tabii ki sadece Türkiye’de değil, EuroLeague’de yer alan tüm takımların taraftarları birbirine düşürdü. 

Kulüpler, her alanda olduğu gibi kendi haklarını savunmakla mükellef. Doğal olarak da böyle bir oylama kulüplere sunuluyorsa, burada herkesin yapması gereken şey kendi haklarını gözetmek. Anadolu Efes de böyle yaptığı için, suçlamalara maruz kaldı. Bu yaşanan olay sürpriz değil. Çünkü böyle bir kararın kulüplere bırakılmasının sebebi, EuroLeague’in her zamanki gibi sorumluluğu almaması ve bu sorumluluğu kulüplerin üzerine yıkmak istemesinden kaynaklı. Yaşanan da bu oldu doğal olarak. Fenerbahçe, büyük bir haksızlığa maruz kalarak 3 galibiyetinden oldu, taraftarlar da bundan dolayı tepkili. Peki burada tepkinin adresi Anadolu Efes mi? Bana sorarsanız, değil. 

Fenerbahçeli taraftarların milliyetçilk kisvesi altında Anadolu Efes’e yönelik, “Bir Türk takımı bizim kaderimizle oynadı” demesi, hem Anadolu Efes’e haksızlık hem de EuroLeague’in ekmeğine yağ sürmek demek. Çünkü Anadolu Efes, oylamaya katılan 13 kulübün de yaptığı gibi kendi haklarını gözetti. Eğer sen “Oylamayı kulüpler yapsın” dersen, kulüpler de aynı Anadolu Efes’in yaptığı gibi kendisi için en avantajlı olanı seçer. Anadolu Efes Spor Kulübü, bu yapılan tepkilerin hiçbirisini hak etmiyor ama daha fazlasını EuroLeague hak ediyor. 

EuroLeague’de artık işler çığrından çıktı, katlanılamaz bir noktaya geldi. Senelerdir süren bu süreçte EuroLeague organizasyonu çürümüştür ve bitmiştir. Bu açık ve net ortada. Para yok, adalet yok, tekel var, haksızlık var. 

FIBA ile girdiği kavga yüzünden basketbol, Avrupa'da inanılmaz yara aldı. Liglerin her geçen gün değeri düşüyor, milli takım düzeyini zaten bitirdiler. Her kararında mutlaka en az bir mağdur var. Denetleyecek bir mekanizma yok. 

Artık en azından bazı kulüplerin bu organizasyondan ayrılması için, daha ne kadar doğru bir zaman olabilir? Hala neden bu ısrar? EuroLeague’e kim dur diyecek?

Yazının devamı...

Yol uzun, hedef aynı

3 Şubat 2022

Megasport Arena'da bir klasik izledik. Son topa, son ana, son saniyeye kadar giden bir CSKA - Efes maçı... Bu maçın ana odağı kimin kazanıp kimin kaybetmeyeceği değildi aslında, Efes'in hayata geri dönüp dönmeyeceğiydi...

Ergin Ataman hastalığından dolayı Fenerbahçe maçında olduğu gibi bu maçta da kenarda değildi. Hafta sonu ligde oynanan Fenerbahçe maçındaki son periyotta 2019-2020 Efes'inden esintiler izlerken, dünkü maçta da bu Efes'i gördüğümüz çok fazla sekans vardı, bence düne dair galibiyetten daha da önemlisi buydu.

YAKUP SEKİZKÖK ETKİSİ

Ergin Ataman'ın olmadığı maçta bir diğer klasik ise Yakup Sekizkök'ün performansıydı. Maçın başından sonuna kadar parkede yaşanan her ana verdiği reaksiyonla, oyuna etkisi ve doğru planlarıyla dünün bence Larkin ile birlikte başrol isimlerinden birisiydi. Ama bu bana sürpriz olmadı, bu bir Yakup Sekizkök klasiğiydi. Geçtiğimiz sezon oynanan Barcelona maçında olduğu gibi, hafta sonunda oynanan Fenerbahçe maçında olduğu gibi, yine kulübün kendisinden yüksek beklentide olduğu bir maçta, yine kimseyi mahcup etmedi ve sorumluluk alarak Efes'i hayata döndüren maçlardan birisine damgasını vurgu...

Peki, neden Efes neden hayata döndü diyorum? Sebebi maçı kazanması değil. Parkeye ruhunu koyan, terinin son damlasına kadar inanılmaz bir istekle oynayan ve benim 2019-2020 Efes'i olarak tanımladığım o takımı gördüm maçın belli bölümlerinde. İşte bu yüzden hayata döndü diyorum...

ERGİN ATAMAN: YOL UZUN

Yazının devamı...

Pota döverek maç kazanamazsın

28 Ocak 2022

EuroLeague'in son şampiyonu Anadolu Efes, bu sezon adım adım geriye gitmeye devam ediyor. Tabii bu kadar çok pota döven bir takım için aksi de çok fazla düşünülemezdi...

Çok uzun zaman önce değil, henüz 7 ay önce Mayıs 2021'de Avrupa'nın zirvesinde olan Efes için bu sezon kabus gibi geçmeye devam ediyor. Sezona çok kötü bir başlangıç, sonrasında ufak bir toparlanma ancak hiçbir zaman istenilen seviyeye gelememe... Uzun problemi, kısaların geçen sezonki performanslarından uzak olması, takımın yaşının gün geçtikçe artması ve şu anda bulunulan durum... Ergin Ataman sezon başından bu yana takımı toparlamak için pek çok hamle yapsa da, buna doymuşluk ve rehavet mi dersiniz, yoksa başka bir isim mi koyarsınız, takım şu anda ilk 8'e girip play-off potasına girebilecek mi, tartışılan konu bu oldu.

Dün Zenit deplasmanında da maçı oldukça iyi götürmesine rağmen bir anda dağılarak yine boynu bükük olarak İstanbul'a döndü Efes. Peki mağlubiyet neden geldi? Şöyle bir bakalım...

Bugün yazımın temelini oluşturan kelime grubu "pota dövmek" olacak. Neden bu kelimeler üzerinde duruyorum? Sebebi maçı izleyen veya maçı izlemeyip, "Yahu Efes neden kaybetti, istatistiklere bir bakayım" diyen herkesin tahmin edebileceği cinsten... Anadolu Efes, bu sezonun genelinde olduğu gibi Zenit karşısında da 3'lük çizgisinin gerisinden felaket bir performans sergiledi. Halbuki bu takımın alamet-i farikası hücum organizasyonları ve 3'lük isabetinin yüksek yüzdelerde olması değil miydi? Geçtiğimiz sezonlarda bu takım 3'lük çizgisinin gerisinde çok iyi bir durumda olduğu için sezonlara damgasını vurmadı mı? Evet öyleydi...

Anadolu Efes, EuroLeague şampiyonu olduğu geçen sezon yüzde 40 isabetle oynadı ve bu alanda 18 takım arasından 3. sıradaydı. Son 8'e bakıldığında ise play-offlarda yüzde 44 ile 8 takım arasında 2. sıradaydı. Efes, en yüksek normal sezon performansına çıktığı 2019-2020 sezonunda ise yüzde 42 ile 18 takımın lideri konumundaydı. Peki bu sezon 3'lük çizgisinin arkasındaki durum ne? Efes, dün akşam Zenit karşısında 3'lük çizgisinin gerisinden yüzde 16 (ON ALTI) ile atarken, sezon genelinde ise yüzde 34 ile isabet buldu ve 18 takım arasından 13. (ON ÜÇÜNCÜ) sırada yer aldı.

Sayılar ortada, sezon kıyasları ortada. Bunların yanına pota altındaki etkisizlik, kısaların bir türlü istenilen istikrarı yakalayamaması ve yaşanan sakatlıklar da eklenince, son şampiyon bugün play-off potasında bir türlü yerini garantileyemiyor ve son 8'e kalmama korkusu yaşıyor. Kariyerinin pek çok bölümünde büyük krizlerde bulunan birçok takımın başantrenörlük görevini üstlenen ve neredeyse hepsinde başarıya ulaşan Avrupa şampiyonu koç Ergin Ataman, bu takımın sorunlarını çözmek adına nasıl çözümler üretecek, bunların hepsini zaman gösterecek.

Yazının devamı...