İlgili makama…

İstanbul’un tarihine, metro ve Marmaray gibi büyük projelerle birlikte sürdürülen arkeolojik kurtarma kazıları sayesinde yepyeni bulgular kazandırıldı. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin kıymetli arkeologları bu fırsatı bilimin lehine değerlendirdi. Yenikapı Kazıları ile başlayan yaklaşık 20 yıllık süreçte müze personeli önemli deneyim kazandı. Hem İstanbul kazandı, hem arkeoloji bilimi. Lakin bu deneyimli personelin kıymeti bilindi mi, işte orası biraz muamma…

İSTANBUL’UN TARİHİ DEĞİŞTİ

Yenikapı Kazıları 2004 yılında 5 ayrı noktada eş zamanlı başladı. Çalışmalar ilerledikçe bölgede yaklaşık 13 metrelik kültür dolgusu tespit edildi. Cumhuriyet dönemi, Osmanlı dönemi, Bizans dönemi, Roma dönemi, Helenistik dönem, Klasik dönem, Arkaik dönem ve Neolitik dönemi kapsayan bu kültür tabakaları, İstanbul’un tarihi hakkında eşsiz bilgiler sağladı. Bir ara projenin uzadığı gerekçesiyle kazılara son verilmesi gündeme geldi, hatta iş makinalarının alana girmesine karar verildi. Müzenin deneyimli personeli sayesinde iş makinaları girmeden kısa süre önce neolitik buluntular ortaya çıkarıldı. Bu sayede İstanbul’un tarihi günümüzden 8500 yıl geriye gitti. 37 batık tespit edildi.

İlgili makama…

“Sağlıkta kullan hanımefendi, güzellikte ve mutlulukta giy” yazılı 1500 yıllık Bizans dönemi ahşap sandalet, 8000 yıllık ahşap kano kürekleri, yine 8000 yıllık 2080 adet ayak izi, cenin pozisyonunda gömülmüş neolitik dönem mezarları, 8500 yıllık buğday başağını önemli buluntular olarak kaydedebiliriz.

İlgili makama…

MÜTEAHHİT FİRMA BASKISI

Yenikapı kazılarında elde ettikleri tecrübeyle hemen hemen aynı ekip Beşiktaş kazılarında da harikalar yaratmaya devam etti. Beşiktaş meydanda metro istasyon inşası sırasında başlatılan kazılarda da İstanbul Arkeoloji Müzesi arkeologlarının imzası vardı. Beklenmedik bir alanda 124 mezar tespit edildi. 45'i kurgan tipi olan mezarlarda yapılan araştırmalarda, 109 kremasyon tipi yani cesedin yakılarak gömüldüğü mezarlar ortaya çıkarıldı. Yine kazılarda pek rastlanmayan 5 bin 500 yıl öncesine tarihlenen çok sayıda çınar yaprağı bulundu. Bulunan mezarların en önemli özelliği ise kuzey steplerine ait ve Türk kültüründe yer alan kurgan tipi ölü gömme geleneğinin tespit edilmesiydi. Bazı bilim insanlarınca İstanbul’a gelen ilk Türklerdi bulunanlar. İstanbul’un tarihi yeniden yazılıyordu. Kazılar halen devam ediyor ama tıpkı Yenikapı’da olduğu gibi burada da müteahhit firma proje gecikiyor gerekçesiyle müze üzerinde baskıyı artırdığı kulağıma gelen bilgiler arasında. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu baskılara boyun eğmeyeceği kanaati taşıyorum. Aksini düşünmek bile istemiyorum. Arkeoloji Müzesi’nin 20 yıllık tecrübeli arkeologlarını müteahhit firmanın arzu ve istekleri doğrultusunda sürgüne gönderildiği bilgilerini ise duymak bile istemiyorum. Doğru ise vay İstanbul’un haline…

İlgili makama…

KÖRLER ÜLKESİ AYDINLANIYOR

Yine İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından sürdürülen bir başka başarılı arkeolojik kurtarma kazısı ise Haydarpaşa Garı etrafında devam ediyor. Khalkedon yani körler ülkesinin ayrıntıları bu kazıdan çıkan buluntularda gizli. İstanbul gibi bir şehri görmeyip Kadıköy’e yerleşen bu insanlara verilen körler ülkesi yakıştırması şimdi bu kazılarla aydınlanıyor. Khalkedon antik kentinin kaynaklarda varlığını bilmemize rağmen şehirleşmeden kaynaklı bugüne kadar pek fazla buluntuya rastlanılmamıştı. Ulaştırma Bakanlığı’nın Haydarpaşa alt yapı iyileştirme projesi kapsamında sürdürülen kazılarda başta şehrin mendireği olmak üzere çok önemli mezar buluntuları ile 12 bin sikke ele geçirildi.
İlgili makama…Opus sectile döşemeli M.S. 5 yüzyıla tarihlenen özel bir konut,  Azize Bassa Kilisesi (Sainte Bassa Kilisesi) diye antik kaynaklarda da modern araştırmacıların yayınlarında da geçen önemli bir kalıntı,  Apsisli bir yapı içinde, yaklaşık 28 bireyin gömüldüğü bir toplu mezar ortaya çıkarıldı. M.Ö. 5. yüzyıla tarihlenen Kadıköy'ün ilk sikkelerinden bir tanesi yine Haydarpaşa kazılarında tespit edildi.İlgili makama…OSMAN HAMDİ MİRASI

Bunun yanı sıra Silivri, Kemerburgaz, Çatalca’da Balkan Şehitliği gibi çok önemli arkeolojik buluntuların altında hep İstanbul Arkeoloji Müze çalışanlarının imzası var. İmparatorluk Müzesi olma geleneğini sürdüren ve Osman Hamdi Bey mirasına sahip çıkan bu müzemizi ve çalışanlarını gözümüz gibi korumalıyız. Müteahhite, kaprisli bürokrata ya da ihtiraslı siyasilere, deneyimli müze çalışanlarımızı yem etmeyelim. Arkeolojik kazılar bir hafıza ister. Oluşmuş bu hafızayı gelecek kuşaklara taşımak için onlara ihtiyacımız var. Pamuklara sarıp korumamız gerekenleri bir çırpıda silmeyelim.

Anlayan anladı, kalın sağlıcakla…