Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

Kağıthane’de kuafördeki yangında vücudu yanan 15 yaşındaki Engin: Mücadeleyi kesinlikle bırakmasınlar ben yılmadım

Kağıthane’de kuaförün mutfak bölümünde çaydanlığın alev alması ardından da buzdolabının patlaması sonucu çıkan yangında ağır yaralanan Engin Buğra İskender’in (15) vücudunda üçüncü derece yanık oluştu. 8 ay boyunca 65 ameliyat olan İskender normal hayatına döndü ve babasına ait olayın yaşadığı kuaförde tıraş yapmaya başladı. En büyük hayalinin tanınan bir berber olmak istediğini söyleyen İskender, "Baktım yangın küçük, 'Ben bunu söndürürüm' dedim. Tuvalete kaçtım birkaç dakika yangının içinde kaldım. Babama 'Kusura bakma' dediğimi ve üstüme yapışan deriler çıkartılırken bağırdığımı hatırlıyorum. 8 ayda 65 kez ameliyat oldum. Bu mücadeleyi kesinlikle bırakmasınlar, ben bırakmadım yılmadım" dedi. Bu süreçte baba Cemal İskender oğlunun yanından bir an olsun ayrılmazken, baba oğul zorlu süreci beraber atlattı.

ABONE OL
Doğan Can CESUR / İSTANBUL (DHA)

Olay, 12 Ocak Pazar günü saat 20.00 sıralarında Hamidiye Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre akşam saatlerinde arkadaşlarıyla kuaförde vakit geçiren Engin Buğra İskender, çay demlemek için çaydanlığa su koydu. Ancak çocuk arkadaşlarıyla sohbete dalıp çaydanlığı ocakta unuttu. Ocaktaki çaydanlığın patlaması sonucu mutfakta yangın çıktı. Buzdolabına da sıçrayan yangının büyümesi üzerine Engin Buğra İskender, lavabodan su alıp yangını söndürmek istedi; ancak büyüyen yangın çocuğun kıyafetlerine sıçradı.

 

AĞIR YARALANDI

Çocuk üstünde eriyen kıyafetlerin vücuduna yapışması sonucu ağır yaralandı. Arkadaşlarının dışarı çıkardığı Engin Buğra İskender, ihbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından ambulansla önce Sarıyer Çayırbaşı Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Durumu ağır olan çocuk ilk tedavisinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Vücudunda üçüncü derece yanık oluşan çocuğun bilincinin kapalı, durumunun ağır olduğu öğrenildi.

 

PATLAYAN ÇAYDANLIK BUZDOLABINI YAKTI

İtfaiye ekipleri kuaförde çıkan yangını söndürdü. İtfaiye ekiplerinin soğutma çalışması sonrası yaptığı kontrollerde, ilk belirlemelere göre çaydanlıktan başlayan yangının buzdolabına sıçrayarak büyüdüğü tespit edildi. Polis ekipleri olayla ilgili inceleme başlattı.

 

'YANGIN KÜÇÜK SÖNDÜRÜRÜM DEDİM'

Tedavisi 1 ay önce tamamlanan İskender, normal hayatına döndü. Engin Buğra İskender'in 2 yıl sonra estetik ameliyat olacağı öğrenildi. Yaşadıklarını anlatan Engin Buğra İskender, "Traş yapıyordum. Sonra böyle ses duyunca ben de buraya koşarak geldim. Gelince baktım duman çıkıyor. Sonra buraya baktım küçük yangın var. 'Ben bunu söndürürüm' dedim. Sonra suyla söndürmeye çalıştım. 

Baktım sönmüyor. Sonra tuvalete kaçtım; duman bastı bir anda, tuvalete kaçtım. Orada boğulunca biraz sudan yudumlayarak nefes almaya çalıştım. O an tabii aklıma nasıl geldi hiç bilmiyorum. Sonra çıktım, çıkınca önümü görmedim tabii. Sonra o sıra galiba buzdolabı patlamış. Kapı da açılmıyordu. Yangının içinde birkaç dakika kaldım. Sonra çıktım, sonrasını da hatırlamıyorum zaten. Buzdolabının arkasındaki gaz patlamış. İtfaiyeci abilerin dediklerine göre. Çok hatırlamıyorum, zaten buzdolabının yanındaydı. Oraya da yangın değince orada patlamış" dedi.

 

'BABAMA "KUSURA BAKMA" DEDİM'

İskender, "Dükkan babamın olduğu için babama 'Kusura bakma' dediğimi hatırlıyorum. Deriler üstüme yapıştığı için çıkartırken bağırdığımı hatırlıyorum. Üstüme birşey serdiler soğuk. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Ben buraya geldim. Babam bana izin verdi dükkanı açmamı. Yani ben kendim yapmışım gibi hissettim onu. O yüzden 'Kusura bakma' dedim. Babam gitmeden önce işte 'Oğlum senden önemli mi' falan dedi. Sonra da hastaneye gittik. Annem işte hastane bizi kabul etmedi; beni bayılttılar. Oradan Kocaeli Şehir Hastanesi'ne geçtik. Orada şükürler olsun Mehmet Hoca bizi kabul etti, Mehmet Özyıldız. O kabul edince o da beni iyi yaptı. Şükürler olsun Mehmet Hocamıza" diye konuştu.

 

'CANIM ACIMASIN DİYE UYUTMUŞLAR'

İskender, "65 ameliyat oldum. 12 gün uyuyakalmışım. Beni uyutmuşlar canım kalkınca acır diye. Sonra uyandım tabi o zamanlar baya bir rüya görüyordum. Sonrasında kalktığımda gerçek gibi hissettim. 3 tane ikiz kardeş işte babam mesela bir sürü araba falan vardı. Sonra böyle hayal gördüm, her şey bana gerçekçiymiş gibi geldi; nasıl bir ilaç verdilerse artık. Sonra kalktım, birkaç gün sonra ameliyata girdim. O da temizlenme. O sırada benim hiç canım yanmıyordu. Yani benim acıya biraz duygum az, duyarlı değilim çok. Sonra ameliyat oldum, sonra sıra deri nakline geldi. Deri nakli olduğumda biraz acıdı. 

Sırttan alınca acıdı da diğerleri çok acı vermedi. Derin nakli olduktan sonra biraz yanma oldu. Bunlar çok acılı bir süreçti o zamanlar. Acılı süreci bitirdikten sonra deri alınan yerlerden tekrar deri aldılar. Aldıktan sonra o deriler, inceldiği için oralar yara oldu. Bu sefer kapanmadı yaralar. Tekrar 2 ay öyle kaldı; 2 ay uzadı sürecimiz. Uzadığı için tekrar oraya derin nakli yaptılar. Kafamdan deri aldılar; kasıklarımdan deri aldılar. Alınca işte daha çok uzadı süreç 1-2 ay daha. Uzadığı için biraz daha kaldık. Zaten 3-4 ay sonra tekrar çıktık. Sonra yanağımda yara oldu. Bu sefer yine deri nakli olması gerekti. Ondan sonra acılı süreç yine devam etti; ama şuan şükürler olsun çok iyiyim" ifadelerini kullandı.

 

'8 AYDA 65 AMELİYAT OLDUM'

İskender, "Toplamda 8 ay sürdü. 65 ameliyat oldum 8 ay içerisinde ve bu pansumansız hali. Pansumanlar da beraber yani 100'ü bulur belki. Biraz acılı geçti. Hep narkoz, hep narkoz. Ben zaten küçüklüğümden beri öyle bir yılma bende yok. Ben mesela motosiklet sürerken işte kaza yaptım mesela parmağım işte şuradan koptu mesela yani tekrar yerine diktiler yani ben yine motosiklet sürdüm yine yılmadım. Ondan sonra yarışta düştüm az daha omuriliğimi kırıyordum sonra yine kalktım yarışa devam ettim ağlaya ağlaya. Bende o yılma kanımda küçüklükten beri yok. Tıraşa yine başladım devam ediyorum tekrar müşteri arıyorum, tekrar müşteri çağırıyorum. Arkadaşlarımı çağırıyorum; ama yine hala devam ediyorum. Sporumu yapıyorum, motorumu sürüyorum. Her şeyi yapabildiğim eski şeyleri yine hala yapmaya devam ediyorum yani" şeklinde konuştu.

 

'MÜCADELEYİ KESİNLİKLE BIRAKMASINLAR'

Engin Buğra İskender, “Benim en büyük hayalim Kadir Alkan gibi olup veyahut da düzgün bir berber olmak için uğraşmak. Uğraşınca da böyle benim gibi insanlara veya işte görmeyen engelli insanlara yardım etmek. İçine kapanık olmasınlar ben böyleyim ama şahsen eve girdiğim yok. Yani hiç umursamıyorum yüzümdeki, kolumdaki, vücudumdaki izleri. Şükürler olsun benim arkadaşlarım yanımda. Olmasa da sonuçta başka arkadaşlar var, başka şeyler var, başka çevre var. Onların mesela arkadaş çevresi yapıp tekrar aynı hayatın eski hayatına dönebilir. Bu mücadeleyi kesinlikle bırakmasınlar. Ben bırakmadım yılmadım hala da devam ediyorum" diye konuştu.


OĞLUNU BİR AN OLSUN YALNIZ BIRAKMADI

Babası Cemal İskender bu süreçte oğlunun yanından bir an olsun ayrılmadı. Hastanede tedavi gördüğü süre boyunca oğlunu yalnız bırakmayan İskender, hastane odasında oğluna başlangıçta hafif egzersiz hareketleri yaptırdı. Engin Buğra İskender'in ellerini rahatça kullanabilmesi için berber koltuğuna oturan baba, oğlunun tıraş yapabilmesi için ona destek oldu. Engin Buğra İskender tedavi sırasında sporu da bırakmadı; yürüyüş yapıp koştu, motosiklete bindi ve yüzdü. Spor aktivitelerini de beraber yapan baba oğul zorlu süreci atlatmayı başardı.

© Copyright 2025

DHA