Sizde bu hırs oldukça bizde hırsız bitmez!

Üst üste gelen haberler kültür varlıklarının korunması noktasında mücadele edenleri derinden sarstı. Çünkü korumakla görevli olanlar bu sefer sahneye çıktı. Muhtarı, madenciyi, partiliyi hatta kolluk kuvvetlerinden pek çok ismi duymuştuk ama ilk defa bir profesörün adı definecilikle anılıyordu.

İlk haber Afyon'dan geldi. Bolvadin ilçesi, Şıhlar Mahallesi, Zafer Caddesi'ndeki 1. Derece sit alanı olan mezarlıkta 10 Mart gece saatlerinde devriye görevi yapan bekçiler, kendilerini görünce kaçan şüphelileri fark etti. Takip sonrası şüpheliler yakalandı. 2 mezarın ortasındaki ağacın altının define amacıyla kazma ve kürekle kazıldığı tespit edildi. Buraya kadar olan hadise hemen her hafta ajans gündemimize düşüyor. Ancak bundan sonrası parmak ısırtan cinsten.

Sizde bu hırs oldukça bizde hırsız bitmez

CAHİLLİK DEĞİL EŞEKLİK ETTİN!

Kaçak definecilerden Mevlüt Güllü'nün, AKÜ Harita Mühendisliği Bölümü Jeodezi Bilim Dalında profesör olduğu belirlendi. Yakalandığında da "cahillik ettim" dedi. Üniversite yönetimince "Akademisyenliğin onur ve vakarına yakışmayan bu menfi olayda adı geçen öğretim üyesi hakkında ilgili mevzuat çerçevesinde idari işlem başlatmıştır" denildi. Kurtuluş Savaşı döneminde hayatını kaybeden Türk askerlerinin defnedildiği mezarlıkta definecilik yapan profesöre adli makamlar 'izinsiz kazı yapmak ve sit alanına zarar vermek' suçlarından işlem başlattı. Tutuksuz yargılanıyor kendisi. Toplum içine çıkacak yüzü kalmadı. Peki bu yeterli mi? Elbette değil. Ancak yasalarımız daha ilerisine izin vermiyor maalesef. Kendisini meslek odası da aile efradı da terk etmeli ki ibret olsun.

Sizde bu hırs oldukça bizde hırsız bitmez

ORİJİNAL DEĞİL DEDİ SATMAYA KALKTI

İkinci hadise ilkinin ruhuna Fatiha okutur. 2 Ocak günü polisin rutin kontrollerinde durdurulan bir aracın içinden Donatello’nun 'Davut' isimli heykeli bulundu. Heykel orijinal mi sahte mi diye Aydın Müze Müdürlüğü'ne gönderildi. Müze eserin sahte olduğuna dair rapor hazırlayıp sundu. Polis ikna olmadı ve eseri bir kez de Ege Üniversitesi ’ne gönderdi. Üniversitede 2 farklı uzman inceledi ve eserin orijinal olduğu ortaya çıktı. Buraya kadar aslında çok da anormal bir durum yok. Müzenin tespit edemediğini üniversite belirlemişti. Bu daha önce başka müzelerde de yaşandı. İzmir polisi durumdan şüphelendi ve savcılıktan izin alarak Müze Müdürü Abdülbari Yıldız’ı teknik takibe aldı. Aylar sonra skandallar zinciri ortaya çıktı. Sit alanında inşaat izni için yapılan sondaj kazılarında çıkan eserlerin pazarlanmasından tutun da her türlü rüşvet çarkının döndüğü bir müze ile karşılaşıldı. Üstelik müzenin eski eser değil dediği Davut heykelini de pazarlamaya çalıştıkları ortaya çıktı. Polis operasyon yaptı ve Müze Müdürü Abdülbari Yıldız tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Sizde bu hırs oldukça bizde hırsız bitmez

YILLAR EVVEL UŞAK MÜZESİ DE BENZER SOYULMUŞTU

Şimdi Kültür ve Turizm Bakanlığı Aydın Arkeoloji Müzesi’nin envanterini didik didik incelemeli. Neden mi? Yıllar önce 2006 yılı Nisan ayında Milliyet gazetesinde Uşak Arkeoloji Müzesi’nde de benzer bir olay yaşandığını ortaya çıkarmıştım. Dönemin Müze Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu’da Karun Hazinesi’ne ait Kanatlı Denizatı Broşunu pazarlarken teknik takibe yakalanmıştı. Milliyet gazetesinde kendisini manşet yapınca tüm ülke ayağa kalkmıştı. Akbıyıkoğlu tutuklanmış ve cezaevine gönderilmişti. Ardından bakanlığın yaptığı soruşturma sonucunda Müze Müdürü Akbıyıkoğlu’nun sadece Kanatlı Denizatı Broşu değil müzeye yedi emin olarak polisin ve Vakıfların verdiği ‘’210 adet tarihi halı ve kilimden 71 tanesinin kayıp olduğu’’ tespit edilmişti. Yine sayısını şimdi hatırlamadığım kadar şamdan, avize, el yazması Kuran’ı Kerim, hat gibi eserler kayıptı. Aydın Arkeoloji Müzesi’nde de benzer bir olay yaşanmaz umarım…

Türkiye eserlerinin iadesi için yurt dışında verdiği mücadeleyi şimdi nasıl, kime anlatacak? Demezler mi siz daha üniversitelerinize anlatamamışsınız, müzeleriniz yol geçen hanı, biz size neden Anadolu kökenli eserleri iade edelim? Derler. Lakin şunu bilsinler bu ülkede üç beş kendini bilmez var diye biz doğru bildiğimiz yoldan cayacak değiliz. Kötü örnek iyiyi yok edemez. Eserlerimizi korumak için var gücüyle çalışan Kültür ve Turizm Bakanlığı Personeli var. Yine gecesini gündüzüne katmış, kendini bilmez eser kaçakçılarıyla canını hiçe sayarak uğraşan Emniyet Kaçakçılıkla Organize Suçlarla Mücadele (KOM) birimleri var. Önceki gün Edirne’de son yılların en büyük eski eser kaçakçılığını ortaya çıkaran Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ekiplerimiz var. Bu mücadele sürecek.

HIRSIZ MI TEK SUÇLU?

Biz de defineci profesör, kaçakçı müze müdürü, defineci arkeolog bitmez, siz talep etmeye devam ettikçe. Siz talep ettikçe de onları elinizden geri almak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bakalım Batılı koleksiyonerler mi pes edip almaktan vazgeçecek, bizim akıllılar mı çalmaktan? Sizde bu HIRS oldukça bizde bu HIRSIZLAR bitmez. Kalın sağlıcakla…