‘Mesut Ol’amadı

Fenerbahçe’nin büyük umutlar ve büyük bir sansasyonla kadrosuna kattığı dünyaca ünlü yıldız futbolcu Mesut Özil, sarı-lacivertli camiaya geldiğinden bun yana Mesut Ol’amadı.

Arsenal’de uzun süre kadro dışı kalmasının ardından sarı-lacivertli ekibe dahil olan Özil’in transferi camiada büyük sevince sebebiyet vermişti. Uzun süre futboldan uzak kalması, takıma adaptasyonu, fizik gücünü toparlaması derken geçen süreç bitse de bir türlü kendisinden istenilen verimi bugüne kadar veremedi. Real Madrid ve Arsenal’deki günlerini aratan 33 yaşındaki futbolcu, kaprisleri ile de yıldırdı. Oyuna 11’de başladığında veya sonradan dahil olduğunda takım içindeki oyuna etki gösterse de eksileri, artılarını hemen kapattı. 
Teknik direktör Vitor Pereira ile başlayan uyumsuzluk gün geçtikçe devam etse de hem teknik ekip hem de yönetim sessizliğini korudu. Pereira döneminde oyuna sonradan girmek istememesi, bütün maçlarda 11’de başlamak istemesinin üzeri hemen kapatıldı. Hatta bir şeyi olmamasına rağmen sakat olarak lanse edildi. Sürekli bir şeylerden mutsuz olması ve kendisine göre plan yapılmasının istenmesi bardağı taşıran son damla oldu.  

Vitor Pereira ile başlayan bu süreç, İsmail Kartal’la da devam etti. Sırf Fenerbahçe aidiyeti sebebiyle sezon sonu takımın başında olmayacağını bilmesine karşın göreve gelen İsmail Kartal’a da tepkiler devam etti. “Ben ilk 11 oynarım, oyuna sonradan girmem, neden bu kadar süre aldım, daha devam edebilirdim”lerin ardı arkası kesilmeyince bu kararın aslında geç alındığı da aşikar. Mesut’tan güç aldığı görülen Ozan Tufan da forma adaletini bahane ederek Kartal’ı eleştirdi.  

Aslında İsmail Kartal’ın da tek derdi buydu; forma adaleti... Her zaman dile getirdiği gibi adaletli olmaya gayret gösteren Kartal’ın sapla samanı ayırması da kaçınılmaz oldu. Hatta ligin 28’inci haftasındaki Trabzonspor maçı öncesinde İsmail Kartal basınla sohbet toplantısında bir araya gelerek, Mesut’un hastalık ve sakatlık sebepleriyle fiziksel açıdan takımın gerisinde kaldığını ifade etmişti. Buna rağmen en önemli oyunculardan biri olduğunu, en yüksek verimi kendisinden almak istediğini de vurgulamıştı. Aslında İsmail hoca bazı şeylerin de sinyalini vermişti bu toplantıda. En yüksek verimi almam lazım, forma adaleti zorunluğum var gibi... Her şeye rağmen maçta görev de vermişti kendisine.  

Ama ne olduysa bir türlü geldiği zamandan bu yana kimse Mesut’u mutlu edemedi. Kendi egolarının da kurbanı oldu desek yeridir. Vitor Pereira ile başladı, İsmail Kartal ile devam etti. 

Bir ara özel işleri sebebiyle takımdan kopmasına başkan Ali Koç da tepki gösterdi. Bunca yaşanan olaya rağmen her zaman olayların üzeri kapatıldı, yaşananlar halının altına süpürüldü ama bir dur noktasının da olması lazımdı. Ne kadar iyi ve kariyerli de olsan sonuçta takımın bir teknik patronu var. Yönetim devreye girince kadro dışı kararı kaçınılmaz oldu. 

OZAN DA BAŞARAMADI

Bir diğer konu da Ozan Tufan... Futbolculuk kariyeri sürekli çalkantılı boyutta sürerken kendisine dikkat etmemesi, aldığı kilolar, mücadelelerdeki performansları hep bir soru işareti olarak kaldı. Premier Lig deneyimi de kısa sürdü ve başaramayarak takıma geri döndü. Camianın yeniden kucakladığı Ozan’ın, Mesut’un lafını keserek İsmail Kartal’a forma adaletsizliği yaptığını söylemesi bardağı taşıran son damla oldu. 

Sonuç olarak kimse camiadan büyük değildir kavramı bir kez daha karşımıza çıkmış oldu. İsmin Mesut Özil de olsa Ozan Tufan da olsa forma için sahada yeterince mücadele etmeyenin biletinin kesildiği 2 örnek daha yaşandı. Şu unutulmamalıdır ki futbolcular, teknik heyet , başkanlar gelip geçer ama kulüp her zaman kalıcıdır.